30 Mayıs 2015 Cumartesi

Bilic'e Veda (Güzel Adama Bin Teşekkür)

Hani böyle hayatınızda bir ya da iki kere gördüğünüz ya da etrafınızda adı geçen anlatılan bazı insanlar vardır ya, onları çok fazla tanımazsınız ama o ilk gördüğünüz andaki belli şeyler size çeker o kişiyi işte öyle bir şeydi benim için de Slaven Bilic.

2008 yılıydı televizyonu açıp bir maçın ortasından giriş yapmıştım izlemeye, maç çok sürükleyici değildi hatta bazen vasat bile gidiyordu denilebilir ancak benim dikkatimi, kameranın nadiren gösterdiği bir adam çekmişti. Hırvatistan’ın teknik direktörü. Adam o kadar heyecanlıydı ki yerinde durmuyordu hep bir koşturmaca içindeydi.  Bıraksalar sahaya girip topu alıp gidecek gibiydi ve belki de sahada oynayan bazı futbolcular bile onun kadar koşturmamıştı o maçta. Kameramanın da dikkatini çekmiş olmalı ki bu ara ara görüntüye getirme işini sık sıka doğru değiştirdi. Sonra spiker anlatmaya başladı. Slaven Bilic, Hırvatistan milli takımının teknik direktörü, eski stoper aynı zamanda avukat üstüne üstlük bir de gitarist! Vay arkadaş dedim! Ulan nasıl bi adamsın sen böyle! O zamanlar şimdikinden daha genç tabi ama dikkatimi çeken bir diğer önemli nokta da kulağındaki küpesiydi. Adam futbolun o eskimiş, bayatlamış teknik adamlarına, yaşlı, suratsız, sinirli heriflerine benzemiyordu. Heyecanlıydı ve bu heyecanıyla sadece oyuncuları değil benim gibi izleyenleri de etkiliyordu belki de.

Sonra bir gün bir haber okudum Bilic Beşiktaş’a gelecek diye. O anki duygularım hala aklımda, işte dedim işte Beşiktaş ruhuna yakışan genç, hevesli, dinç bir adam geliyor! Yenileneceğiz, büyüyeceğiz, güzelleşeceğiz. Öyle de oldu büyüdük, yenilendik, güzelleştik, zevk veren bir futbol izledik heyecanı doruklarında yaşadık, kimi zaman sevinçten bağırdık kimi zaman üzüntüden ama hep bir parçamız gibiydi Bilic. Bir ağabey gibiydi oyuncularla şakalaşıyor, onları gazlıyor, gol atınca sevinçten zıp zıp zıplıyor, gol atanı yanaklarından öpüyor, sarılıyor güzel adamdı yani.

Ne oldu peki sonra? Ne olacak Türk futbolunun makûs talihine o da takıldı kaldı. Hani vardır ya bir teknik adam geliyorsa o sene o takım şampiyon olmalı olamazsa huzursuzluk başlar öteki seneye kadar dayanabilirse ee artık o sene olmalıdır şampiyon yoksa altından çekiverirler sandalyeyi! (Lanet Zihniyet!!!). Bugünkü konuşmasında bir arkadaşının ona söylediği bir sözü aktardı, Değerin Türkiye’ye geldiğinde seni karşılayanlara göre değil giderken seni uğurlayanlara göre anlaşılır! Ne kadar acı ki geldiğindeki heyecanı, giderken uğurlamada gösteremedik ancak şunu biliyorum ki Slaven Bilic bu takıma yine gelecek yine kendi dünyasını bu takıma uygulayacak ve biz yine mükemmel zevkli zamanlar geçireceğiz! Beşiktaş kulübünün tarihinde sayılacak olan ilk beş teknik adam arasında kesinlikle kendine yer bulacak. Sadece futbol anlayışıyla değil kişiliğiyle, düşünceleriyle, yaptıklarıyla, yapmayı planladıklarıyla.


Son söz, güle güle Sosyalist Bilic! Güle güle güzel adam, iyi ki bize bu güzel zamanları yaşattın…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder