Hani böyle hayatınızda bir ya da
iki kere gördüğünüz ya da etrafınızda adı geçen anlatılan bazı insanlar vardır
ya, onları çok fazla tanımazsınız ama o ilk gördüğünüz andaki belli şeyler size
çeker o kişiyi işte öyle bir şeydi benim için de Slaven Bilic.
2008 yılıydı televizyonu açıp bir
maçın ortasından giriş yapmıştım izlemeye, maç çok sürükleyici değildi hatta
bazen vasat bile gidiyordu denilebilir ancak benim dikkatimi, kameranın nadiren
gösterdiği bir adam çekmişti. Hırvatistan’ın teknik direktörü. Adam o kadar
heyecanlıydı ki yerinde durmuyordu hep bir koşturmaca içindeydi. Bıraksalar sahaya girip topu alıp gidecek
gibiydi ve belki de sahada oynayan bazı futbolcular bile onun kadar
koşturmamıştı o maçta. Kameramanın da dikkatini çekmiş olmalı ki bu ara ara
görüntüye getirme işini sık sıka doğru değiştirdi. Sonra spiker anlatmaya
başladı. Slaven Bilic, Hırvatistan milli takımının teknik direktörü, eski
stoper aynı zamanda avukat üstüne üstlük bir de gitarist! Vay arkadaş dedim!
Ulan nasıl bi adamsın sen böyle! O zamanlar şimdikinden daha genç tabi ama
dikkatimi çeken bir diğer önemli nokta da kulağındaki küpesiydi. Adam futbolun
o eskimiş, bayatlamış teknik adamlarına, yaşlı, suratsız, sinirli heriflerine
benzemiyordu. Heyecanlıydı ve bu heyecanıyla sadece oyuncuları değil benim gibi
izleyenleri de etkiliyordu belki de.
Sonra bir gün bir haber okudum
Bilic Beşiktaş’a gelecek diye. O anki duygularım hala aklımda, işte dedim işte
Beşiktaş ruhuna yakışan genç, hevesli, dinç bir adam geliyor! Yenileneceğiz,
büyüyeceğiz, güzelleşeceğiz. Öyle de oldu büyüdük, yenilendik, güzelleştik,
zevk veren bir futbol izledik heyecanı doruklarında yaşadık, kimi zaman
sevinçten bağırdık kimi zaman üzüntüden ama hep bir parçamız gibiydi Bilic. Bir
ağabey gibiydi oyuncularla şakalaşıyor, onları gazlıyor, gol atınca sevinçten
zıp zıp zıplıyor, gol atanı yanaklarından öpüyor, sarılıyor güzel adamdı yani.
Ne oldu peki sonra? Ne olacak
Türk futbolunun makûs talihine o da takıldı kaldı. Hani vardır ya bir teknik
adam geliyorsa o sene o takım şampiyon olmalı olamazsa huzursuzluk başlar öteki
seneye kadar dayanabilirse ee artık o sene olmalıdır şampiyon yoksa altından
çekiverirler sandalyeyi! (Lanet Zihniyet!!!). Bugünkü konuşmasında bir
arkadaşının ona söylediği bir sözü aktardı, Değerin Türkiye’ye geldiğinde seni
karşılayanlara göre değil giderken seni uğurlayanlara göre anlaşılır! Ne kadar
acı ki geldiğindeki heyecanı, giderken uğurlamada gösteremedik ancak şunu
biliyorum ki Slaven Bilic bu takıma yine gelecek yine kendi dünyasını bu takıma
uygulayacak ve biz yine mükemmel zevkli zamanlar geçireceğiz! Beşiktaş
kulübünün tarihinde sayılacak olan ilk beş teknik adam arasında kesinlikle
kendine yer bulacak. Sadece futbol anlayışıyla değil kişiliğiyle,
düşünceleriyle, yaptıklarıyla, yapmayı planladıklarıyla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder