30 Nisan 2015 Perşembe

Mübarek Osmanlı!

Osmanlı  Padişahları mübarekmiş! Duy da inanma! Hepsi cennet garantiliymiş. Ben demiyorum bunu. Üniversite sıralarında oturan onlarca  öğrenci diyor. 19 kardeşini sözde devlet bekası için öldüren III. Mehmet değilmiş gibi. Naima Tarihine bakarsanız bu olayın nasıl yaşandığını tarihi kayıtlarla da görebilirsiniz.
Bir başka örnekle devam edeyim. Fatih İstanbul'un fethi için kaç canı gözden çıkarmış, kaç ana yavrusunu "cihad" için feda etmiştir. Ama olsun, onlar Peygamberin duasına mazhar olmuşlardır.( Kesinliği yoktur bu sözün) Ne de olsa İstanbul'u fetheden komutan ne güzel komutandı. Sadece Osmanlı tarafından ölenleri saymak yetmez, kendi topraklarını savunan binlerce Romalı ölmedi mi? Hani vatan savunması en kutsal görevlerdendi? Sadece Müslümanların vatanlarını savunması mı kutsal görev? Hristiyanlar vatan, bayrak savunması yapamaz mı? Olsun, İslam hoşgörü dini. En başta Roma'da ölenler öldü ama geride kalanlar İslam'ın hoşgörü dini olduğunu anladı. Yüzyıllarca mutlu mesut yaşadılar.
peki durum gerçekten de böyle miydi? Azınlıkta kalan gruplar Osmanlı hakimiyetinde yaşamaktan mutlu muydular? İsyan eden tüm milletler terörist miydi? Özgürlük, dinini yayma hakkı Türk ve Müslümanlara has birer olgu muydu?
Bulgaristan'ın Sırbistan'ın bağımsız devletler kurmak ne haddine! Osmanlı zaten özgürce yaşamalarına izin vermemiş gibi. Yok yok bunlara kesin rahat batmıştı. Yoksa hepsi o kadar rahatlıktan neden vazgeçerdi ki? İlla kendi dillerini konuşmak, kendi kültürlerini yaşatmak zorunda mıydılar? Hem bizim atalarımızın savaşarak, can vererek kazandıkları topraklarda yaşayacaklar, hem de kendi dillerini konuşmak isteyecekler. Yok öyle!
Yukarıda yazdığım tüm düşünce ve savlar yetiştiğim toprakların %50'sinin savunduğu görüşler. Annem, babam da bu gruba dahil. Çevremi saran tüm bu faşizan fikirlere rağmen, her toplumun geleceğini inşa etme hakkına sahip olduğunu düşünen bir avuç eşe dosta da sahibim. Çoğunluğun borusunun öttüğü değil, herkesin ama herkesin özgürce yaşadığı bir toplum hayal ediyoruz biz."Afedersin Ermeni"nin hakaret, aşağılayıcı bir hitap olmadığı bir Türkiye'yi hayal eden herkese selam olsun!

26 Nisan 2015 Pazar

Çokkişilikli de Neymiş?

Biz bir hayal kurduk.
Her düşüncenin her fikrin kendine yer bulabildiği bir platform.
Kalemine güvenenlerin gelip yazabileceği bir alan.
Özgür, sansürsüz bir yayın.
Yılardır aynı şeyleri tekrarlayanları değil, yeni yüzleri okumak isteyenlere bir fırsat.
Yazmak için torpile, paraya, üne, ünvana gerek olmayan bir köşe.
Her kafadan bir ses çıkan bir topluluk.
Süre dayatması olmadan yazılabilen bir dergi.
Kağıt israfı olmayan bir gazete.
Adına da şanına layık "Çokkişilikli" dedik.
Umarım hem yazanlar sever, hem okuyanlar.
Yazmak isteyen herkesi, eleştirecek herkesi, söyleyecek sözü olan herkesi bekliyoruz.
Korkmadan, kasmadan, zorlanmadan yazılan tek sayfa.
Çokkişilikli başlıyorrrr...

23 Nisan 2015 Perşembe

Sizsiniz Kadın

   Kadın nedir? Az gelişmiş toplumlarda, özellikle Orta doğu coğrafyasında bekaretini yitirmiş dişiye verilen ad. (Yaşınız 1'de olsa 51'de olsa fark etmez.) Peki kadınlar için böyle iğrenç bir sınıflandırma varken, acaba erkekler için de var mıdır? Ben söyleyeyim, yok! Kadınlar, kadınlarımız sanki 2. sınıf varlık olarak yaratılmış, erkek önderliğinde, onlar olmadan varlıklarını kanıtlayamaz hale gelmiştir. Peki Yaratıcı gerçekten böyle çifte standartlı mı yaratmıştır? Erkek bir kadınla birlikte olduğunda  "milli", "çapkın", "adam" olur, kadın sevdiği adamla birlikte olur, "fahişe ya da orospu" olur. çünkü kadına haram, erkeğe helaldir tüm bu saydıklarım. Örneklerime devam ediyorum: Erkek yoldan geçen kadını gözüyle, diliyle, hatta bazen daha da ileri giderek elle taciz eder, erkektir, erkekliğin şanındandır derler. Kızlarımız bir erkeği beğenmeye, ona şöyle iki göz süzerek bakmaya görsün. Hele bu olay bir de duyulursa yandı. Artık o kız bir  "yollu"dur. Bundan sonra yapılacak her tacize açıktır. Oysa erkeğin yaptığı aşağılayıcı, küçük düşürücü ve iğrençtir. Ama biz bunu pek dile getirmeyiz. Çünkü böyle erkekler,toplumun geneline göre "adam gibi adamdır!!!"
   Ülkemizde kız gibi olmak ayıptır. Erkek gibi olmak büyük bir erdemdir. Sanki tüm erkekler onurluymuşçasına! Hiç duydunuz mu haberlerde tecavüzcü, tacizci kadın. Duyacaklarınız şunlarla sınırlıdır: " Çarşaflı, başörtülü kadın hırsızlık yaptı, annenin ihmali yüzünden çocuk havuzda boğuldu ( o saatte baba da oradadır) . Ancak hiçbir kanalda  pantolonlu, takkeli adam hırsızlık yaptı, tespihli adam tecavüz etti." şeklinde haber sunulmaz. Orada bile kadınları ayrıştırıcı bir dil kullanılır.
    Kadın hep tahrik eden, yapılanları hak eden taraftır. Erkek hem tecavüz eder, hem öldürür iyi hal, tahrik indirimi alır. Kadın kendi namusuna halel getiren insan müsveddesini öldürür müebbet alır. Tek suçumuz yaratılıştan gelen farklılığımız. Böyle geldiysek yapılanları hak etmişiz demektir. Nah! yok öyle bir dünya. Bizi ezemeyeceksiniz, yok sayamayacaksınız. Evlerde baskı altında tutamayacaksınız. Bizsiz bir ülke, bizsiz bir kalkınma hayal edemeyeceksiniz. Ya hep beraber ya hiç birimiz. O yüzden, o bekareti bozulmuş sapık zihniyetlere sesleniyorum: Asıl kadın sizsiniz!

Çocuk Bayramı

  23 Nisan... Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Hani bundan 95 yıl önce açılan meclisin dünyada ilk kez çocuklara armağan ettiği o özel gün. Daha mutlu ve daha güvenilir yarınların vaat edildiği bayram... Gelelim bugüne; evlatlarımız artık ne mutlu ne de yarınlara güvenle bakıyor. Bundan bilmem kaç yıl önce bir çocuk yalnızca bir dilim baklava yüzünden 9 yıl hapse mahkum edilmişti. Bundan 1 yıl önce 15 yaşında Berkin'i "çocuklara bayram hediye eden" devlet öldürmemiş miydi? Adana'da Osmaniye'de tutuk evinde çocuklara tecavüz edilmedi mi? Mardin'de 24 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.'ye rızası vardı denilmedi mi? Sözde bir din adamı 9 yaşındaki kız çocukları ile evlenilebilir diye fetva vermedi mi?
   Peki tüm bunlar olurken devletin başındakiler ne yaptı? Tecavüzcülere sırf duruşmaya takım elbise-kravat ile geldi diye iyi hal indirimi yaptı. Hırsızları, yolsuzları "devlete çok büyük hizmetleri var." diyerek salıverdi. Daha bitmedi.  Devletin güvenli gelecek politikaları devam ediyor. Kadınları diri diri toprağa gömen Hizbullahçıları davullu, zurnalı, halaylı uğurladılar. Saysam sonu gelmeyecek adaletsizlikler, hukuksuzluklar bir bir aklıma geliyor. Hala Berkin'in, Ali İsmail'in, N.Ç.'nin hayatlarını çalanlardan bir haber yok. Şimdi bakıyorum da Cumhurbaşkanı yerini bir kız çocuğuna bırakmış 23 Nisan'ı kutluyor (yersen!). Kendi çocuklarının, torunlarının kasalarını doldururken, o pırıl pırıl çocukların geleceğini çalıyor.
  Yine de tüm bunlara inat, daha aydınlık 23 Nisanların hayalini kuran bir avuç insanımız var. Onların varlığı şerefine çocukların, hala çocuk kalanların Çocuk Bayramı kutlu olsun!